Bu gün 2 şubat pazar günü . Sinek gibi fliminin İstanbul prömiyeri için Beyoğlu sinemasına gittim. Flim Antalya , Romanya derken istanbul seyircisi ile buluştu. yazar ve yönetmenliğini Hazal Beril Çamın yaptığı Sinek Gibi flimin k
Bu gün 2 şubat pazar günü . Sinek gibi fliminin İstanbul prömiyeri için Beyoğlu sinemasına gittim. Flim Antalya , Romanya derken istanbul seyircisi ile buluştu. yazar ve yönetmenliğini Hazal Beril Çamın yaptığı Sinek Gibi flimin kritiğini sonraya bırakarak günün hikayesine devam edelim .
İstiklal ceddesinin hınca hınç kalabalığını yararak Beyoğlu sinemasına gittim. Sinemanın antresinde tiyatro ve sinema dizi oyuncusu Ulvi Alaca kaptan oturuyordu. 76 yaşındaki genç usta ile Hasbihal etmek için masasına oturdum. Kendisini yıllar evvel usta oyuncu Sümer Tilmaçla Hayal perdesi Adlı tv programına Saniyesinde daldık. Dertler , çözümler ve gülüşmelerle , deyimm yerindeyse iyice kaynattık. ben salona , flimi izlemeye usta kapıya günün yorgunluğunu bitirmeye evine doğru yola çıktı..
Erken gelmeme Rağmen fuayedeki kalabalık gözümü korkutmuş olacakki. Gözüme iölişen ilk boş koltuğa yerleştim derin bir nefes aldımFlimi izlemek için hazırdım. Seyircinin yoğunluğu , özellikle genç izleyeciler çoğunlukta bulunması sanat adına sevindiriciydi. Flime duyulan ilgi antalyada gösterime Romanyadan da ödülle layık görülmesi faktörler arasındaydı.
Yönetmen hazal Beril Çamın ilk flimi olmasına Rağmen
Önce kültür bakanlığı kısa flimi için destek alması. Ardından Antalya ve Romanyada gösterime girmesi . Başlı başına büyük başarıya imza atacağının işaretiydi.
Flim genç emekçilerin yoğunluğu ile çıkmıştı. Oyuncusundan , sanat ekibine , ışık ekibi ve reji ekibinin alın teri kısa flimin ilk planında kendini gösteriyordu. Güncel yaşamın içinde ki anlık bir karenin minik bir hikayenin devasal bakış açısıydı. İroni matik dediğimiz alaylı eğitimin topluma derin bir mesajıydı.
Fantastik bir bakışın absürt yürüşün gözlemini yansıtmıştı beyaz perdeye . Kadın cinayetlerini bir martının kanadına saklayanları faş etmişti. Güncel hayatımızda ıskaladıklarımızı hiç bir şey olmamış gibi yola devam edilimizle adeta alay ediyor dalga geçiyordu. Kısaca flim tokat gibi yüzümüze çarpıyor . Ayıplarımızla yüzleşiyorduk .
Flimin kısacık olması uzun bir hikayenin derin bir felsefenin bakışıydı . Sokak köpeğini seven iki kadından birini . Martı gagasıyla kapar gök yüzüne taşır. Marı tarafından kapılmayan kadın olayın şokundadır. Bir kafede arkadaşları ile buluşur . Arkadaşlarından biri hem argodur hem yapısalcı kavramlar atar ortaya. Diğeri gerçekçiliği kabul etmeyen yönü ağır basar . Üstüne Garsonun derdi hesap almaktır . Tam koyun kasap diyaloğuna tanık oluruz. Araya giren absürt geyik muhabbeti martımıydı kargamıydı ile duyarsızlık pekişir.final kanlı biter . Martı cesedi kafenin önüne atar . Kanlanan camları garson siler geçer . Tıpkı meçhul cinsiyetlerde olduğu gibi. Sinek gibi görüyoruz ya her şeyi . Sinek sokası yaşadık . Canımız yandı bu gün.
Bize düşen Sanatın , Gücü karşısında eğilip selam vermek kocaman alkışla tebrik etmek .